the frontal aspect of something

listen to the pronunciation of the frontal aspect of something
Английский Язык - Турецкий язык

Определение the frontal aspect of something в Английский Язык Турецкий язык словарь

face
{f} bakmak

Onların hepsi Tom'a bakmak için döndü. - They all turned to face Tom.

Facebook'taki arkadaşlarının resimlerine bakmak vakit kaybıdır. - Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.

face
karşısında olmak
face
{f} dönmek
face
{f} göğüs germek
face
{f} yönelmek
face
(Ticaret) karşısında durmak
face
çehre
face
{i} (saatte) mine, kadran
face
şekil

Kurbanın vücudu halı üzerinde yüzü aşağıya bakacak şekilde yatıyordu. - The victim's body was lying face down on the rug.

Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı. - Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow.

face
şeref
face
sıvamak
face
{f} karşı olmak
face
{i} ön yüz, cephe
face
{f} yüzünü dönmek
face
on taraf
face
{i} sima
face
sıvama
face
{f} (bir duruma) dayanmak, tahammül etmek
face
{i} biçim

Tom'un yüzü kötü bir biçimde çürük. - Tom's face is badly bruised.

Şapkamı giymeyi unuttum ve yüzüm kötü biçimde güneşten yandı. - I forgot to wear my hat and my face got badly sunburned.

face
{i} (Geometri) yüz
Английский Язык - Английский Язык
face

The face of the cliff loomed above them.

the frontal aspect of something

    Расстановка переносов

    the front·al as·pect of some·thing

    Турецкое произношение

    dhi frʌntıl äspekt ıv sʌmthîng

    Произношение

    /ᴛʜē ˈfrəntəl ˈaˌspekt əv ˈsəmᴛʜəɴɢ/ /ðiː ˈfrʌntəl ˈæˌspɛkt əv ˈsʌmθɪŋ/
Избранное