Tom'un tavır sorunu var.
- Tom has an attitude problem.
Bana karşı saldırgan bir tavır takındı.
- He assumed an aggressive attitude toward me.
Onun düşmanca bir tutumu vardı.
- She had an unfriendly attitude.
Tom Mary'nin tutumunu sevmiyor.
- Tom doesn't like Mary's attitude.
Onun terbiyesiz davranışlarına dayanamıyorum artık.
- I can't stand that nasty attitude of his any longer.
Davranışını haklı çıkar, haydi, bunların hepsi olduğunda orada olmanı haklı çıkar.
- Justify your attitude, come on, justify being there when it all happened.