Daha derine kazmak zorundasın.
- You have to dig deeper.
Bir aydır bir damla yağmur düşmedi. Bu yüzden bir kuyu kazmak zorunda kaldılar.
- Not a drop of rain fell for a month, so they had to dig a well.
Bir aydır bir damla yağmur düşmedi. Bu yüzden bir kuyu kazmak zorunda kaldılar.
- Not a drop of rain fell for a month, so they had to dig a well.
Tom kazmaya devam etti.
- Tom continued digging.
Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.
- It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.
- The prisoner of war bore himself with great dignity.
Onlar çukur kazıyorlar.
- They're digging a hole.
O, kendi mezarını kazıyor.
- He is digging his own grave.
O, kendi mezarını kazıyor.
- He is digging his own grave.
Bu makine muazzam çukurlar kazabilir.
- This machine can dig giant holes.
Kazı yapmak zor iştir.
- Digging is hard work.
Kazı yapmak zor iştir.
- Digging is hard work.
She is going to dig into Egyptian basket-weaving this semester.
... it in 1993. Congress gave us a billion dollars to dig a huge hole, a smaller version shown ...
... one, but I really wanted to just get it out of the way so we could dig into the real meat ...