Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.
- Tom isn't very different from anybody else.
Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?
- Is this a different word or just another form of the same word?
Tom değişik bir cevap verdi.
- Tom gave a different answer.
Birbiri ardına değişik türde yiyecekler denedi.
- He tried different kinds of foods one after another.
Bu düşündüğümden farklı.
- This is different from what I thought.
Farklı dillerde bir sürü cümle ekleyebilirim.
- I can add many sentences in different languages.
Senin yaptığından başka türlü yapardım.
- I would do it in a different way than you did.
Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.
- Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques.
Çok sayıda çeşitli kurabiyeler var.
- There are many different types of cookies.
Jimmy'nin resimleri diğer insanlarınkinden farklıydılar.
- Jimmy's pictures were different from other people's.
Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.
- Our teacher also said that her wedding wouldn't be the same as other people's; we asked how it would be different, but she didn't say.
Zehirli sarmaşık ve zehirli meşe bitkiler arasındaki nasıl ayrım yapacağınızı biliyor musunuz?
- Do you know how to differentiate between poison ivy and poison oak plants?
Filler üç farklı türe ayrılır.
- Elephants are divided into three different species.