Kalabalık, çoğunlukla kadınlar ve çocuklardı.
- The crowd was mostly women and children.
Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.
- Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer.
Bu kalabalık bana Tokyo caddelerini hatırlatıyor.
- This crowd reminds me of the streets of Tokyo.
Onun etrafında bir kalabalık toplanıyordu.
- A crowd was gathering around him.
Bir kalabalık olay yerinde toplandı.
- A crowd gathered at the scene.
Luciano'nun arkasında topluluk olabilir fakat o hâlâ acemi bir çaylak.
- Luciano might have the crowd behind him, but he's still wet behind the ears.
Oyun iyi bir topluluk çekti.
- The game drew a good crowd.
Kütüphanenin önünde bekleyen bir sürü öğrenci vardı.
- There was a crowd of students waiting in front of the library.
Muazzam bir insan kalabalığı bekledi.
- A huge crowd of people waited.
Bir insan kalabalığı, geçit resmini izlemek için toplandı.
- A crowd of people gathered to see the parade.
There was a crowd of toys pushed beneath the couch where the children were playing.
That obscure author's fans were a nerdy crowd which hardly ever interacted before the Internet age.
He went not with the crowd to see a shrine. -- Dryden.
... follow the crowd to reach the egyptian market ...
... ( crowd chanting ) NAKAMURA STOMP! NAKAMURA STOMP! ...