Bir resim çekmek için yapmanız gereken bütün şey bu düğmeye basmaktır.
- All you have to do to take a picture is push this button.
Elbiseye düğme eklenmiş.
- The button is attached to the dress.
Lütfen bu düğmeleri dik.
- Please sew these buttons on.
Düğmeleri bu cekete dikemiyorum. Daha güçlü bir iğneye ihtiyacım var.
- I cannot sew buttons on this jacket. I need a stonger needle.
Tom, Kızılhaç rozeti takıyor.
- Tom is wearing a Red Cross button.
Mary şimdiye kadar gördüğüm en büyük klitorise sahip.
- Mary has the biggest clitoris I've ever seen.
Bir kadının en duyarlı organı klitoristir.
- The clitoris is the most sensitive organ of a woman.
Tom yanlış butona basmış olmalı.
- Tom must have pushed the wrong button.
Lütfen VCR'a bir kaset koy ve kayıt butonuna bas.
- Please put a cassette in the VCR and press the record button.