Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı
- With her heart pounding, she opened the door.
Biz, birbirlerimizle kalp-kalbe bir konuşma yaptık.
- We had a heart-to-heart talk with each other.
O konuklarını yürekten ağırladı.
- She gave her guests a hearty reception.
O, yürek parçalayan bir hikaye idi.
- It was a heartbreaking story.
Gözden ırak olan, gönülden ırak olur.
- Far from eye far from heart.
Ben seni gönülden destekliyorum.
- I heartily support you.
Ona gerçeği söyleyecek cesaretim yoktu.
- I didn't have the heart to tell him the truth.
Şimdi cesaretini kaybetme.
- Don't lose heart now.
Bende korkunç mide yanması var.
- I have horrible heartburn.
Korku kalbime süzüldü ve orada yerleşti.
- Fear crept into my heart and settled there.
Çok sayıda destek mektubu üzgün kalbimi rahatlattı.
- Many letters of encouragement refreshed my sad heart.
Çok üzgündü ve kendini astı.
- He was heartbroken and hanged himself.
I heart you (I love you).
Sadece aşk kalbini kırabilir.
- Only love can break your heart.
Ama aşk kalbinizi kırabilir.
- But love can break your heart.