Batı ülkeleri konuyla ilgili tutumundan dolayı Japonya'ya atlıyor.
- Western countries are jumping on Japan for its stance on the issue.
Onlar batı ülkeleriyle iletişim kurdular.
- They communicated with the Western countries.
Çok sayıda aile sınırda yeni bir hayat kurmak için batıya gitti.
- Many families went west to make a new life on the frontier.
Uzun bir deve kervanı Batıya doğru gidiyordu.
- A long caravan of camel was heading to the West.
Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.
- In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland.
Batılı ülkeler doları güçlendirmek için baş başa verip düşünüyorlar.
- Western nations have to put their heads together to strengthen the dollar.
Roger batıda şehirden şehire seyahat etti.
- Roger traveled from town to town in the west.
Kuzeyde İskoçya, güneyde İngiltere, batıda Galler ve daha batıda da Kuzey İrlanda var.
- In the north, there's Scotland; in the south, England; in the west, Wales; and further west, Northern Ireland.
Batıdaki erkekler genellikle viski içer.
- Generally men in Westerns drink whisky.
Onun ordusu, Mississippi Nehri'nin batısındaydı.
- His army was west of the Mississippi River.
Mary'nin ofisi evinin iki mil batısındadır.
- Mary's office is two miles west of her house.
Gemi, batıya doğru seyrediyor.
- The ship is sailing to the west.
Uzun bir deve kervanı Batıya doğru gidiyordu.
- A long caravan of camel was heading to the West.