the beginning of that which becomes or is made to be

listen to the pronunciation of the beginning of that which becomes or is made to be
Английский Язык - Турецкий язык

Определение the beginning of that which becomes or is made to be в Английский Язык Турецкий язык словарь

origin
{i} köken

Ateşin kökeni bilinmemektedir. - The origin of the fire is unknown.

Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim. - I have French nationality but Vietnamese origins.

origin
{i} menşe

Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder. - The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.

origin
(Denizbilim) köker
origin
kökenli

Demokrasi Antik Yunanistan kökenlidir. - Democracy originated in Ancient Greece.

Rusça'da yabancı kökenli isimler genellikle bütünleşmeye dayanamaz. - In Russian, nouns of foreign origin generally don't succumb to integration.

origin
kalkış noktası
origin
başnokta
origin
orijinli
origin
başlangıç

Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım. - I was hired originally to do another job.

Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi. - Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.

origin
orijin

Biri diğerinden çok daha canlı olduğundan, orijinal ve kopya kolayca ayırt edilirler. - The original and the copy are easily distinguished since the one is much more vivid than the other.

Orijinalde su kuyusu anlamına gelen hutong sözcüğü, Moğol dilinden yaklaşık 700 yıl önce gelmiştir. - The term hutong, originally meaning water well, came from the Mongolian language about 700 years ago.

origin
{i} köken, kaynak, asıl
origin
{i} başlangıç noktası
origin
{i} nesil, soy
origin
{i} doğuş

O, cazın Amerika'daki doğuşunu araştırıyor. - He is studying the origin of jazz in America.

origin
{i} nereden

Bu söylentiler nereden kaynaklandı? - Where did such rumors originate?

Bu alıntıların nereden kaynaklandığını bilmeliyim. - I must know where these quotations originate.

origin
{i} kök

Ateşin kökeni bilinmemektedir. - The origin of the fire is unknown.

Televizyon izlediğinde ya da radyo dinlediğinde, dinlediğiniz müzik genellikle Afrika kökenlidir. - When you watch television or listen to the radio, the music which you hear is often African in origin.

origin
(İnşaat) merkez, kaynak
origin
(Askeri) BAŞLANGIÇ NOKTASI: Atış anında, namlu ağzının merkezi
origin
{i} asıl

Ali, Mevlana'nın Mesnevisini asıl metninden okuyabilmek için Farsça öğrendi. - Ali learnt the Persian language to be able to read the The Mathnawi of Jalaluddin Rumi in original text.

Bu arazi on yıllar önce asıl sahibinden kamulaştırılmıştır. - This land was expropriated from its original owner decades ago.

Английский Язык - Английский Язык
origin
the beginning of that which becomes or is made to be

    Расстановка переносов

    the be·gin·ning of that which becomes or I·s made to be

    Турецкое произношение

    dhi bîgînîng ıv dhıt hwîç bîkʌmz ır îz meyd tı bi

    Произношение

    /ᴛʜē bəˈgənəɴɢ əv ᴛʜət ˈhwəʧ bəˈkəmz ər əz ˈmād tə bē/ /ðiː bɪˈɡɪnɪŋ əv ðət ˈhwɪʧ bɪˈkʌmz ɜr ɪz ˈmeɪd tə biː/
Избранное