the beginning of something

listen to the pronunciation of the beginning of something
Английский Язык - Турецкий язык

Определение the beginning of something в Английский Язык Турецкий язык словарь

origin
{i} köken

Kökeni ne olursa olsun, Sevgililer Günü'nün uzun ve romantik bir öyküsü vardır. - Whatever the origin is, Valentine's Day has had a long and romantic history.

Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim. - I have French nationality but Vietnamese origins.

origin
{i} menşe

Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder. - The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.

origin
(Denizbilim) köker
origin
kökenli

Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim. - I have French nationality but Vietnamese origins.

Gelenek Çin kökenlidir. - The custom originated in China.

origin
kalkış noktası
origin
başnokta
origin
orijinli
origin
başlangıç

Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi. - Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.

Ben başka bir iş yapmak için başlangıçta işe alındım. - I was hired originally to do another job.

origin
orijin

Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun? - What do you think of the original plan?

Biri diğerinden çok daha canlı olduğundan, orijinal ve kopya kolayca ayırt edilirler. - The original and the copy are easily distinguished since the one is much more vivid than the other.

origin
{i} köken, kaynak, asıl
origin
{i} başlangıç noktası
origin
{i} nesil, soy
origin
{i} doğuş

O, cazın Amerika'daki doğuşunu araştırıyor. - He is studying the origin of jazz in America.

origin
{i} nereden

Bu alıntıların nereden kaynaklandığını bilmeliyim. - I must know where these quotations originate.

Bu söylentiler nereden kaynaklandı? - Where did such rumors originate?

origin
{i} kök

Kökeni ne olursa olsun, Sevgililer Günü'nün uzun ve romantik bir öyküsü vardır. - Whatever the origin is, Valentine's Day has had a long and romantic history.

Ateşin kökeni bilinmemektedir. - The origin of the fire is unknown.

origin
(İnşaat) merkez, kaynak
origin
(Askeri) BAŞLANGIÇ NOKTASI: Atış anında, namlu ağzının merkezi
origin
{i} asıl

Ali, Mevlana'nın Mesnevisini asıl metninden okuyabilmek için Farsça öğrendi. - Ali learnt the Persian language to be able to read the The Mathnawi of Jalaluddin Rumi in original text.

Felicja'nın annesi, Rumen asıllı bir Polonyalıdır. - Felicja's mother is a Polish of Romanian origin.

Английский Язык - Английский Язык
origin
the beginning of something

    Расстановка переносов

    the be·gin·ning of some·thing

    Турецкое произношение

    dhi bîgînîng ıv sʌmthîng

    Произношение

    /ᴛʜē bəˈgənəɴɢ əv ˈsəmᴛʜəɴɢ/ /ðiː bɪˈɡɪnɪŋ əv ˈsʌmθɪŋ/
Избранное