Belgelerin yığınını eşit şekilde böl, ve onları birer birer odanın her iki tarafına koy.
- Divide the pile of documents equally, and take them one by one to either side of the room.
Ben her iki kitabı okumadım.
- I haven't read either book.
Çocuklardan hiçbirini görmedim.
- I didn't see either boy.
Ebeveynlerinden hiçbirine benzemez.
- He doesn't resemble either of his parents.
Bu benim değil. Benim de değil.
- This isn't mine. It's not mine either.
Ben buna karşı değilim ama bunun lehinde de değilim.
- I'm not against it, but I'm not for it, either.
Bunların ikisinden birine sahip olabilirsiniz, fakat ikisine birden değil.
- You can have either of these, but not both.
İkisinden biri gitmeli.
- Either of the two must go.
İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.
- If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.
İki kızın her birini tanıyor musun?
- Do you know either of the two girls?
Bardaklardan herhangi birini alabilirsin.
- You may take either of the glasses.
Elmaların herhangi birini al.
- Take either of the apples.
İki kızın her birini tanıyor musun?
- Do you know either of the two girls?