Tom sadece Mary'yi etkilemek için yaptı.
- Tom did it just to impress Mary.
Beni etkilemekten asla vazgeçmiyorsun.
- You never cease to impress me.
Manzaradan derinden etkilendim.
- I was deeply impressed by the scenery.
Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
- I was impressed by the general knowledge of Japanese students.