that which one has to do or should do; special service, duty, or mission

listen to the pronunciation of that which one has to do or should do; special service, duty, or mission
Английский Язык - Турецкий язык

Определение that which one has to do or should do; special service, duty, or mission в Английский Язык Турецкий язык словарь

business
maslahat
business
aksata
business
meşguliyet
business
iş yazışması
business
meşgale
business
(Ticaret) ticari kuruluş

Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor. - My elder brother got a position in a big business.

business
(Ticaret) şirket

Küçük işletmeler genellikle büyük bir şirket tarafından sömürülürler. - Small businesses are often absorbed by a major company.

Ticari şirketlerimiz bütün dünyada işlerini yaparlar. - Our trading companies do business all over the world.

business
ticaret kuruluşu
business
(Ticaret) iş birimleri
business
olay
business
ticaret

Birçok küçük işletme sahipleri bir ticaret odasına aittir. - Many small business owners belong to a chamber of commerce.

Tom ticaret okuluna gitmek istediğini söyledi. - Tom said he wanted to go to business school.

business
konu

İşten konuşmadan önce biraz gevezelik edelim mi? - Shall we shoot the breeze for a while before talking business?

Onlar iş konuşuyorlardı. - They were talking business.

business
şey

Casuslar senin onların bilmesini istemediğin şeyleri bilmek için işlerini yaparlar. - Spies make it their business to know things that you don't want them to know.

kendi işini sürekli fedakarlık olarak tanımlayan biri, sadece diğer bir çok şeyi ihmal ederek sürdürülebilir. - Perpetual devotion to what a man calls his business, is only to be sustained by perpetual neglect of many other things.

business
{i} faaliyet

İş faaliyetlerimizi güçlendirmemiz için bunu yeniden organize etmeliyiz. - We need to reorganize it in order to strengthen our business activities.

business
businesslikeciddi
business
iş yeri

Uygun elbiseler iş yerinde çok önemlidir. - Proper clothes count for much in business.

business
mimik gibi davranışları
business
{i} görev

Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor. - My elder brother got a position in a big business.

business
(isim) faaliyet, iş, görev, alım satım, ticaret, ticarethane, firma, işyeri, konu, mesele
Английский Язык - Английский Язык
business
that which one has to do or should do; special service, duty, or mission

    Расстановка переносов

    that which one has to do or should do; spe·cial service, duty, or mis·sion

    Произношение

Избранное