O, rakamları topladı.
- He added up the figures.
Rakamlar 230'a varıyor.
- The figures add up to 230.
Soldaki figür resmin bütünlüğünü bozuyor.
- The figure on the left spoils the unity of the painting.
O orantılı bir figüre sahiptir.
- She has a well-proportioned figure.
Kate iyi bir endama sahip.
- Kate has a good figure.
Tom bunun denemeye değer olduğunu düşündü.
- Tom figured it was worth a try.
Ben uzaktan yaklaşan bir suret gördüm.
- I saw a figure approaching in the distance.