that place

listen to the pronunciation of that place
Английский Язык - Турецкий язык
orası
there
oraya

Oraya nasıl gideceğimi söyleyebilir misin? - Could you tell me how to get there?

Oraya gitmeye çok hevesli. - He is very eager to go there.

there
orada

O, kahvaltısını sık sık orada yer. - He often eats breakfast there.

Orada herhangi bir şey görebiliyor musun? - Can you see anything in there?

there
şurada

Şurada gazete okuyan adam benim dayım. - The man reading a paper over there is my uncle.

Şurada kitap okuyan adam benim babam. - The man reading a book over there is my father.

there
There is still time
there
o yer

O yerde birçok insan kalıntısı vardı. - There were a lot of human remains in that place.

there
ünlem orada
there
var

Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var. - In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.

Duvarda bir saat var. - There is a clock on the wall.

there
İşte ...: There
this place
burası

Burası sen gittiğinden beri aynı değil. - This place has not been the same since you left.

Tanrım, burası kocaman! - God, this place is huge!

there
o konuda

O konuda hiçbir sorun yoktu. - There was no question about that.

O konuda hiçbir şüphe yok. - There's no doubt about it.

there
ünlem İşte Alsana Gördün mü? Bu kelime be fiilinden önce gelince varlık belirtir ve özne fiilden sonra gelir
My Place
koyunum
there
oradaki

Oradaki o ev Tom'un yaşadığı yerdir. - That house over there is where Tom lives.

Oradaki erkek çocuk Tom'un erkek kardeşi olmalı. - That boy over there will be Tom's brother.

there
işte!

Her işte bir ölçüde stres vardır. - There's a degree of stress in every job.

Bu işte bir bit yeniği var. - There's something fishy going on.

this place
buraya
this place
bura
this place
şurası
there
oralarda

Oralarda bir yerde bir çay molası verelim. - Let's have a tea break somewhere around there.

Oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun? - Can't you see a stapler somewhere around there?

there
{ü} gördün mü

Orada ne olduğunu gördün mü? - Did you see what happened out there?

Bunu bana yanıtla. Onu orada gördün mü? - Answer me this. Did you see her there?

there
orayı

En az elli bin kişi orayı ziyaret etti. - No fewer than fifty thousand people visited there.

Hazine için orayı burayı kazdılar. - They dug here and there for treasure.

to that place
o yere

Biz o yere hiç gitmedik. - We've never been to that place.

Hiçbir terbiyeli insan o yere gitmez. - No decent people go to that place.

my place
benim yerim
my place
evim
Английский Язык - Английский Язык
there
this place
{n} here
that place

    Турецкое произношение

    dhıt pleys

    Произношение

    /ᴛʜət ˈplās/ /ðət ˈpleɪs/

    Видео

    ... It's an interesting place to be, inside my head. ...
    ... Number three, it puts in place an unelected board that's going to tell people, ultimately, ...
Избранное