Kazanan bir takım değiştirilmez.
- Don't change a winning team.
Biz kazanan olmalıyız.
- We should be winning.
Saygın bir insan bulmak bir piyango kazanmaktan daha zor.
- Finding a decent man is more difficult than winning a lottery.
O, yarışmayı kazandığı için bir ödül aldı.
- He got a prize for winning the competition.
Önemli olan tek şey kazanmak olsa, o zaman keyfimiz kaçar.
- If the only thing that mattered was winning, then we'd be depressed.
Kazanmak önemli olan tek şey değildir.
- Winning isn't the only thing that matters.
Eder kazandıran golü attı.
- Eder scored the winning goal.
Kazançlarımızla güzel bir ev alabiliriz.
- We could buy a nice house with our winnings.
Ricardo galibiyet için 500 Amerikan doları aldı.
- Ricardo got US$ 500 for winning.
Onların galibiyet serileri bittiği için art arda 10 oyun kaybettiler.
- They have lost 10 games in a row since their winning streak ended.