Haber onu üzüntü ile doldurdu.
- The news filled her with sorrow.
Tom kovayı ağzına kadar doldurdu.
- Tom filled the bucket to the top.
Üzgünüm, pozisyon önceden doldurulmuş.
- Sorry, the position has already been filled.
Oda sigara dumanıyla dolmuştu.
- The room was filled with cigarette smoke.
Park çocuklarla doludur.
- The park is filled with children.
Otobüs tam kapasite doluydu.
- The bus was filled to capacity.