Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

that addition to a writing, inscription, coin, etc

listen to the pronunciation of that addition to a writing, inscription, coin, etc
Английский Язык - Турецкий язык

Определение that addition to a writing, inscription, coin, etc в Английский Язык Турецкий язык словарь

date
tarih

Takvimdeki tarih 23 Eylül 1964'tü. - The date on the calendar was September 23, 1964.

Piknik için tarih belirleyelim. - Let's fix the date for the picnic.

date
hurma/flör
date
{f} tarih koy
date
arkadaş

Bugün erkek arkadaşımla çıkıyorum, bu yüzden bu sabahtan beri çok iyi bir ruh hali içindeyim. - I'm going on a date with my boyfriend today, so I've been in a very good mood since this morning.

Bu gece eski bir kız arkadaşımla bir buluşmam var. - I have a date tonight with an old girlfriend.

date
hurma

Hurmayı bademle beraber yemeyi severim. - I like to eat a date with almonds.

Hangisini tercih edersin, kuru üzüm, kuru erik veya hurma mı​​? - Which do you prefer, raisins, prunes or dates?

date
flört etmek

Sami, Leyla'yla flört etmek istiyordu. - Sami wanted to date Layla.

date
(Aİ) flört
date
{i} flört, flört edilen kişi
date
{f} bayatlamak
date
{f} zamanını belirlemek
date
{f} eskimek
date
{f} eskiden kalmak
date
tari

Takvimdeki tarih 23 Eylül 1964'tü. - The date on the calendar was September 23, 1964.

Piknik için tarih belirleyelim. - Let's fix the date for the picnic.

date
{f} tarih koymak, tarih atmak
date
It dates from a thousand Milâttan bin sene evvelden kalma bir eserdir
date
(fiil) tarih atmak, zamanını belirlemek; çıkmak (Argo), flört etmek, buluşmak; eskiden kalmak, eski bir tarihten geliyor olmak, eskimek; bayatlamak
date
{f} tarihlendirmek
date
{f} buluşmak

Dan, Linda ile buluşmak bile istemiyordu. - Dan didn't even want to date Linda.

Mary John'la buluşmak için çıksa, Tom kesinlikle memnun olmaz. - Tom certainly wouldn't be pleased if Mary went out on a date with John.

date
{i} vade
Английский Язык - Английский Язык
date
that addition to a writing, inscription, coin, etc

    Расстановка переносов

    that ad·di·tion to a writing, inscription, coin, etc

    Произношение

Избранное