English is quite often the language of choice when speaking to an international audience.
- İngilizce uluslararası bir izleyici kitlesiyle konuşurken, oldukça sık tercih edilen bir dildir.
Choice is a matter of taste.
- Tercih zevk meselesidir.
Have you got any preference between beef and lamb?
- Dana ve kuzu eti arasında herhangi bir tercihin var mı?
It's a matter of personal preference.
- Kişisel tercih meselesi.
I prefer soccer to baseball.
- Futbolu beyzbola tercih ederim.
I prefer spring to fall.
- İlkbaharı sonbahara tercih ederim.
I would rather have been born in Japan.
- Japonya'da doğmuş olmayı tercih ederdim.
I would rather stay at home than go out.
- Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
Layla prefers the second option.
- Leyla ikinci seçeneği tercih ediyor.
Many people prefer to cook with butter instead of oil.
- Çoğu kişi yağla yemek pişirmek yerine tereyağıyla yemek pişirmeyi tercih eder.
He'd prefer to go on Friday.
- Cuma günü gitmeyi tercih ediyor.
Tom prefers patients who can't talk.
- Tom konuşamayan hastaları tercih ediyor?
Tom prefers to eat French fries with ketchup.
- Tom ketçaplı patates kızartması yemeği tercih ediyor.
I would rather die than live in dishonor.
- Onursuzca yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.
Perhaps you would have preferred a French dish.
- Belki bir Fransız yemeğini tercih ederdiniz.