Irkçı gerilimler yüksek kaldı.
- Racial tensions remained high.
Tom gerilimi hafifletmeye çalıştı.
- Tom tried to ease the tension.
Tansiyon kalp hastalığının ana kaynağıdır.
- Tension is a major cause of heart disease.
Ege'de yeni bir gerginlik sürecine girilecek.
- In the Aegean, there will be another round of tension.
Tom, John ve Mary arasında bir gerginlik hissetti.
- Tom sensed a tension between John and Mary.