O bir ayartmaydı, Mary, ve sen karşı koyamadın.
- It was a temptation, Mary, and you succumbed.
Bill ayartmaya direndi.
- Bill resisted the temptation.
Ayartılmaktan başka her şeye dayanabilirim.
- I can resist everything but temptation.
Baştan çıkarmaya karşı dayanıklıdır.
- He is proof against temptation.
Genç insanlar şeytana uymaya eğilimlidir.
- Young men are prone to fall into temptation.
Tom asla şeytana uymadı.
- Tom never gave in to temptation.
... So the temptation must be to do nothing. ...