O çok sıcak huyludur ve kolayca öfkesini kaybedebilir.
- He's very hot-tempered and can easily lose his temper.
Tom'un çok kötü bir huyu var.
- Tom has a very bad temper.
Sinirlenmeye eğilimlidir.
- She is apt to lose her temper.
Sinirlendi ve çocuğa vurdu.
- He lost his temper and hit the boy.
O, kötü bir ruh hali içindeydi.
- She was in a bad temper.
O, iyi bir ruh hali içinde.
- He is in good temper.
Tom öfkeyi kontrol altında tutmak için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to keep temper under control.
Cathy'nin öfkesi var.
- Cathy has a hot temper.
Tom'un kötü bir ruh hali var.
- Tom has a bad temper.
O, iyi bir ruh hali içinde.
- He is in good temper.
I must testify, from my experience, that a temper of peace, thankfulness, love, and affection, is much the more proper frame for prayer than that of terror and discomposure.
Next, temper the steel by dropping the white hot metal into cold water.
He has quite a temper when dealing with salespeople.