O çok sıcak huyludur ve kolayca öfkesini kaybedebilir.
- He's very hot-tempered and can easily lose his temper.
Tom'un çok kötü bir huyu var.
- Tom has a very bad temper.
O, kötü bir ruh hali içindeydi.
- She was in a bad temper.
O, iyi bir ruh hali içinde.
- He is in good temper.
O artık öfkesini tutamadı.
- He couldn't hold his temper any longer.
Tom öfkeyi kontrol altında tutmak için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to keep temper under control.