You've neither written nor phoned.
- Ne yazdın ne de telefon ettin.
She phoned him as soon as she got home.
- Eve varır varmaz ona telefon etti.
A stranger phoned me yesterday.
- Dün bir yabancı bana telefon etti.
Please phone me before you come.
- Sen gelmeden önce lütfen bana telefon et.
Your telegram arrived just as I was about to telephone you.
- Tam sana telefon etmek üzereyken senin telgrafın geldi.
The best thing is to telephone her.
- En iyi şey ona telefon etmektir.
The best thing is to telephone her.
- En iyi şey ona telefon etmektir.
Paul telephoned just now.
- Paul az önce telefon etti.
Just when I was about to phone her, a letter arrived from her.
- Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.
I understand why Tom would want to phone Mary.
- Tom'un neden Mary'ye telefon etmek istediğini anlıyorum.