He asked for my permission to use the telephone.
- Telefonu kullanabilmek için benden izin istedi.
Where is the nearest telephone?
- En yakın telefon nerede?
Does she know your phone number?
- Telefon numaranı biliyor mu?
Get both a phone and internet access in a single package!
- Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!
My boss called me down for making private calls on the office phone.
- Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.
I called Susan to apologize to her, but she hung up on me.
- Ona özür dilemek için Susan'ı aradım fakat o, telefonu yüzüme kapadı.
Paul telephoned just now.
- Paul az önce telefon etti.
It was Mike that telephoned the police.
- Polise telefon eden Mike idi.
The car hit a telephone pole.
- Araba bir telefon direğine çarptı.
The engineer climbed the telephone pole.
- Mühendis telefon direğine tırmandı.
I'd like to phone the parents.
- Anne ve babaya telefon etmek istiyorum.
I understand why Tom would want to phone Mary.
- Tom'un neden Mary'ye telefon etmek istediğini anlıyorum.
The best thing is to telephone her.
- En iyi şey ona telefon etmektir.
Your telegram arrived just as I was about to telephone you.
- Tam sana telefon etmek üzereyken senin telgrafın geldi.
Can I make a telephone call, please?
- Lütfen bir telefon görüşmesi yapabilir miyim?
He is waiting for a telephone call.
- O bir telefon görüşmesi bekliyor.
Look up the number in the telephone book.
- Telefon rehberindeki numaraya bakın.
I looked up his phone number in the telephone book.
- Telefon rehberinde onun telefon numarasına baktım.
I'm not sure what his number is. You'll have to look it up in the telephone directory.
- Onun numarasının ne olduğundan emin değilim. Telefon rehberinde ona bakman gerekecek.
I don't find him in the telephone directory.
- Ben onu telefon rehberinde bulamıyorum.
Look in the phone book.
- Telefon rehberine bakın.
Tom isn't listed in the phone book.
- Tom telefon rehberinde yer almıyor.