Thanks for the encouragement.
- Teşvik için teşekkürler.
Your words of encouragement meant a lot to me.
- Senin teşvik sözlerinin benim için çok şey ifade ediyordu.
You might want to encourage Tom to do his own homework early.
- Tom'u kendi ev ödevini erkenden yapması için teşvik etmek isteyebilirsin.
We have to figure out a way to encourage Tom to do the right thing.
- Biz Tom'u doğru şeyi yapmaya teşvik etmek için bir yol bulmak zorundayız.
The coaches kept encouraging me.
- Koçlar beni teşvik etmeye devam ettiler.
She urged him to study harder.
- O, onu daha çok çalışması için teşvik etti.
Tom urged Mary to study harder.
- Tom Mary'yi daha çok çalışması için teşvik etti.
The stimulus package was heavily criticised.
- Teşvik paketi ağır biçimde eleştirildi.
The speaker tried to incite the people to rebellion.
- Konuşmacı insanları isyana teşvik etmeye çalıştı.
Promotions encourage translators.
- Promosyonlar çevirmenleri teşvik eder.
Your religion promotes laziness.
- Senin dinin tembelliği teşvik ediyor.
That lecture really stimulated me.
- O ders beni gerçekten teşvik etti.
Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.
- Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.