Her manner of speaking gets on my nerves.
- Onun konuşma tarzı benim sinirlerimi bozuyor.
Their manner of bringing up their children is extremely unusual.
- Çocuklarını yetiştirme tarzları oldukça farklı.
The great contemporary poet who established a new style of poem was “Nima Youshij.”
- Yeni bir şiir tarzını belirleyen büyük çağdaş şair Nima Youshij idi.
The style is nice, but do you have it in a different color?
- Tarz güzel, ama farklı bir renginiz var mı?
Do it your own way if you don't like my way.
- Sen benim tarzımı sevmiyorsan onu kendi tarzınla yap.
I managed to bring him around to my way of thinking.
- Onu benim düşünce tarzıma ikna edebildim.
What's your favorite genre?
- En sevdiğiniz tarz nedir?
Formal declarations of war haven't been the United States's style since 1942.
- Resmi savaş beyanları 1942 yılından bu yana ABD tarzı değildir.
Tom refused to continue to ignore the way Mary was behaving at school.
- Tom Mary'nin okuldaki davranma tarzını görmezlikten gelmeye devam etmeyi reddetti.
She laughed the way schoolgirls do, with her hand over her mouth.
- O eli ağzının üzerinde okul kızlarının yapma tarzına güldü.
The Sanssouci Palace is in the rococo style.
- Sanssouci Sarayı, rokoko tarzındadır.