tanınmamış

listen to the pronunciation of tanınmamış
Турецкий язык - Английский Язык
unknown
inglorious
unrecognized
unsung

The volunteer firefighters are the real unsung heroes in this situation. - Gönüllü itfaiyeciler bu durumda, tanınmamış gerçek kahramanlardır.

He was one of the unsung heroes of the revolution. - O, devrimin tanınmamış kahramanlarından biriydi.

unnoted
unheard-of
non-detect
obscure
unidentified
unheard of
tanı
{i} diagnosis
tanı
identification
tanı
direct
tanı
(Bilgisayar) identify

I don't want to identify myself with that group. - Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.

Some people identify success with having much money. - Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.

tanı
recognise

Remember me? No. Well, well. I'm surprised you don't recognise me! Are we supposed to? - Beni hatırlıyor musun? Hayır. Hayret. Beni tanımamana şaşırdım! Tanımamız gerekiyor mu?

Do you recognise the person in this picture? - Bu fotoğraftaki adamı tanıyor musun?

tanı
{f} recognized

She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such. - O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.

I recognized her by the hat she was wearing. - Onu giydiği şapkadan tanıdım.

tanı
diagnostic

The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument. - Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.

emeklilik hakkı tanınmamış
pensionless
tanı
diagnosis teşhis
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение tanınmamış в Турецкий язык Турецкий язык словарь

tanı
Bir hastalığı tanıma işi, teşhis
tanınmamış
Избранное