Linguistics is a science that tries to describe language.
- Dilbilimi dili tanımlamak için çalışan bir bilim dalıdır.
It's hard to even describe.
- Bunu tanımlamak bile zor.
Science is trying to identify the strange animal.
- Bilim garip hayvanı tanımlamak için çalışıyor.
Chemical symbols are used to identify chemical elements.
- Kimyasal semboller kimyasal elementleri tanımlamak için kullanılır.
Love is hard to define.
- Aşkı tanımlamak zordur.
It is hard to define triangle.
- Üçgen'i tanımlamak zor.
It's a difficult term to define.
- Bu, tanımlamak için zor bir terim.
Love is hard to define.
- Aşkı tanımlamak zordur.
Can you show me the definition?
- Bana tanımlamayı gösterebilir misiniz?
The Astronomical Unit (AU) is defined as the average distance between the Earth and the Sun. It is approximately 150 million km (93 million miles).
- Astronomik Birim Dünya ve Güneş arasındaki ortalama mesafe olarak tanımlanır.Bu yaklaşık 150 milyon kilometredir.
These books have defined and shaped our culture.
- Bu kitaplar kültürümüzü tanımlamış ve şekillendirmiştir.
Here is a brief description.
- İşte kısa bir tanımlama.
The man answers the description.
- Adam tanımlamaya uyuyor.
The Japanese tend to identify themselves with the group they belong to.
- Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir.
Chemical symbols are used to identify chemical elements.
- Kimyasal semboller kimyasal elementleri tanımlamak için kullanılır.
The man answers the description.
- Adam tanımlamaya uyuyor.
The man answered to the description.
- Adam tanımlamaya uyuyordu.
Happiness is sometimes identified with money.
- Mutluluk bazen parayla tanımlanır.
She identified him as the murderer.
- Onu bir katil olarak tanımladı.
Can you clearly define this word?
- Bu sözcüğü açıkça tanımlayabilir misiniz?
Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
- Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
Curiosity is a defining trait of human beings.
- Merak insanoğlunun tanımlayıcı bir özelliğidir.
Tom described his new invention to both John and Mary.
- Tom yeni icadını hem John'a hem de Mary'ye tanımladı.
The person whose name was on the passport was described with words.
- Pasaportta adı olan kişi kelimelerle tanımlandı.
Love is hard to define.
- Aşkı tanımlamak zordur.
There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
- Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.