O bağırdığında onun boyun damarları açıkça görünüyordu.
- When he shouted, the veins in his neck stood out clearly.
Tom siyah bir boyunluk takıyordu.
- Tom was wearing a neck brace.
Dedektiflerden biri onu boynundan yakaladı.
- One of the detectives seized him by the neck.
Yaka onun boynunu yıprattı.
- The collar chafed her neck.