He compared the imitation with the original.
- O, taklitini orijinali ile karşılaştırdı.
Beware of imitations.
- Taklitlerinden sakının.
I think it's very difficult for an Englishman to imitate a real American accent.
- Sanırım bir İngiliz için gerçek bir Amerikan aksanını taklit etmek zordur.
She tried hard to imitate Mariah Carey but failed.
- O Mariah Carey'yi taklit etmek için sıkı çalıştı ama başarısız oldu.
He began to mimic the speech and gait of persons in the street.
- O, sokaktaki kişilerin konuşma ve yürüyüşünü taklit etmeye başladı.
She was mimicking the various people in our office.
- O ofisteki birçok insanı taklit ediyordu.
Tom faked his own death.
- Tom kendi ölümünü taklit etti.
Tom faked his own death again.
- Tom kendi ölümünü tekrar taklit etti.
Just imitate what he does.
- Sadece onun yaptığını taklit et.
He imitated the works of Van Gogh.
- Van Gogh'un eserlerini taklit etti.
After Tom had drunk quite a bit of beer at the party, he imitated Chewbacca's voice.
- Tom partide biraz bira içtikten sonra o, Chewbacca'nın sesini taklit etti.
He imitated the works of Van Gogh.
- Van Gogh'un eserlerini taklit etti.
Mockery is the food of fools.
- Taklit aptalların yiyeceğidir.
As a result, he gets something which technically is correct, but in its essence is just a mockery.
- Sonuç olarak, o teknik olarak doğru bir şey alır ama esasen o bir taklittir.
Newton was instrumental in developing techniques to prevent counterfeiting of the English money.
- Newton İngiliz parası taklitçiliğini önlemek için gelişen tekniklerde etkiliydi.
He continued to mock me.
- O beni taklit etmeye devam etti.
Mockery is the food of fools.
- Taklit aptalların yiyeceğidir.