I want a suit made of this material.
- Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
I'm too poor to buy a new suit.
- Ben yeni bir takım elbise satın almak için çok fakirim.
I want a suit made of this material.
- Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
Where did you have your new suit made?
- Yeni takım elbiseni nerede yaptırdın?
Is this tea set complete?
- Bu çay takımı tam mı?
The pioneers overcame a set of obstacles.
- Öncüleri bir takım engellerin üstesinden geldiler.
Our team defeated them by 5-0 at baseball.
- Takımımız beyzbolda onları 5-0 mağlup etti.
Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
- İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
Mary is on the cheerleading squad.
- Mary amigo takımında.
The match was postponed because half the squad came down with food poisoning.
- Takımın yarısının gıda zehirlenmesi geçirmesi nedeniyle maç ertelendi.
I'll need my own tools.
- Kendi takımlarıma ihtiyacım olacak.
Please bring your toolkit.
- Lütfen araç takımınızı getirin.
The good team spirit in the work group is valued positively.
- Çalışma grubundaki iyi takım ruhu olumlu olarak değerlendirilir.
Several houses were damaged in the last storm.
- Son fırtınada bir takım evler hasar gördü.
A combination of several mistakes led to the accident.
- Bir takım hataların birleşimi kazaya neden oldu.
We asked Tom some questions.
- Biz Tom'a bir takım sorular sorduk.
Tom was wearing scuba gear.
- Tom dalış takımını giyiyordu.
There's a problem with the plane's landing gear.
- Uçağın iniş takımında bir sorun var.
I saw Tom and Mary carrying their fishing poles and tackle boxes.
- Ben Tom ve Mary'yi olta kamışlarını ve takım kutularını taşırken gördüm.
I wish I had a tackle box as nice as yours.
- Keşke seninki kadar güzel bir takım kutum olsa.
Where did I put my battery pack?
- Pil takımımı nereye koydum?
This is my teammate, Donnavan.
- Bu benim takım arkadaşım, Donnavan.
Tom was a great teammate.
- Tom harika bir takım arkadaşıydı.
I bought a new suit of clothes.
- Yeni bir takım elbise aldım.
The good team spirit in the work group is valued positively.
- Çalışma grubundaki iyi takım ruhu olumlu olarak değerlendirilir.
The team spirit was unbelievable, we were all in this together.
- Takım ruhu inanılmazdı, hepimiz birlikte bunun içindeydik.
1. Pencerelerin arkasında silme yıldız bir temmuz gecesi, takım taklavatıyla, görkemli bir donanma şenliği gibi kuruluyor.- A. İlhan.
2. İşe giderken takım taklavat dolu valizimizi tramvaya alırlar mı diye korka korka sorduk.- B. R. Eyuboğlu.