The legislature tabled the amendment, so we will start discussing it now.
People came to like her paintings.
- İnsanlar onun tablolarını beğenmek için geldiler.
If I had bought the painting then, I would be rich now.
- O tabloyu o zaman satın alsaydım, şimdi zengin olurdum.
Mike made a rude table from the logs.
- Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.
Mayuko wiped a table with a cloth.
- Mayuko tabloyu bir bezle sildi.
Tom loves charts and graphs.
- Tom tabloları ve grafikleri sever.
The chart illustrates how the body works.
- Tablo vücudun nasıl çalıştığını göstermektedir.
Every day you should at least listen to a short song, read a good poem, look at a beautiful picture, and, if possible, say several intelligent words.
- Her gün en azından kısa bir şarkıyı dinlemelisin, iyi bir şiir okumalısın, güzel bir tabloya bakmalısın ve mümkünse, birkaç zeki sözler söylemelisin.
This is a picture of one of my paintings.
- Bu benim tablolarımdan birinin resmi.