She breaks a dish every time she washes dishes.
- O her bulaşık yıkamada bir tabak kırar.
Even though there were many cookies on the dish, I only ate three.
- Tabakta birçok kurabiye bulunmasına rağmen, sadece üç tane yedim.
On the plate was a piece of chicken, a potato and some green peas.
- Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
The only thing on the table that I normally wouldn't eat is that stuff on the yellow plate.
- Normal olarak yemediğim masadaki tek şey sarı tabaktaki şeydir.
Michael broke the dishes.
- Michael tabakları kırdı.
She breaks a dish every time she washes dishes.
- O her bulaşık yıkamada bir tabak kırar.
Do you want to use a platter or a tray?
- Tabak mı yoksa tepsi mi kullanmak istiyorsun?
The second course has chickpeas, chicken, meat, sausage and potato.
- İkinci tabakta nohut, tavuk, et, sosis ve patates var.