Tom came in carrying a stack of books.
- Tom bir kitap yığını taşıyarak içeri girdi.
Tom came in carrying a grocery bag.
- Tom bir market çantası taşıyarak içeri girdi.
He came bearing a large bunch of flowers.
- O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
She bears an uncanny resemblance to Marilyn Monroe.
- O, Marilyn Monroe'ya acayip bir benzerlik taşımaktadır.
Buses, trains and planes convey passengers.
- Otobüs, tren ve uçaklar yolcu taşırlar.
This sushi restaurant has a conveyor belt that carries sushi.
- Bu suşi restoranının suşi taşıyan bir konveyör bantı var.
Few elephants would volunteer to move to Europe.
- Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.
Yuriko is planning to move into the furniture business.
- Yuriko, mobilya işine taşınmayı planlıyor.
Tom wants to move to Boston.
- Tom Boston'a taşınmak istiyor.
If you want to really improve your French, you should move to a country where it's spoken.
- Fransızcanı gerçekten geliştirmek istiyorsan, konuşulduğu bir ülkeye taşınmalısın.
Tom was carrying an armful of books.
- Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu.
She was carrying the baby on her back.
- Bebeği sırtında taşıyordu.
The office has been transferred up to the sixth floor.
- Ofis altıncı kata taşındı.
He transferred his office to Osaka.
- Ofisini Osaka'ya taşıdı.
The office has been transferred up to the sixth floor.
- Ofis altıncı kata taşındı.
He transferred his office to Osaka.
- Ofisini Osaka'ya taşıdı.
She is carrying a backpack on her back.
- O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.
Japanese women carry their babies on their backs.
- Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
She carried that habit to her grave.
- O, o alışkanlığı mezarına kadar taşıdı.
I carried three books.
- Ben üç kitap taşıdım.
A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea.
- Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.
Tom offered to ferry us across the river in his boat.
- Tom bizi botuyla nehrin karşı tarafına taşımayı önerdi.