taşınmakta

listen to the pronunciation of taşınmakta
Турецкий язык - Английский Язык

Определение taşınmakta в Турецкий язык Английский Язык словарь

taşı
{f} bear

He came bearing a large bunch of flowers. - O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.

Americans have the right to bear arms. - Amerikalılar silah taşıma hakkına sahiptir.

taşı
convey

The pipe conveys water from the lake to the factory. - Boru, gölden fabrikaya su taşır.

Buses, trains and planes convey passengers. - Otobüs, tren ve uçaklar yolcu taşırlar.

taşı
(Bilgisayar) move

It is five years since we moved here. - Buraya taşındığımızdan beri beş yıl geçti.

I quit my job and moved so I could start off with a clean slate. - Maziye sünger çekip yeniden başlamak için işimi bıraktım ve taşındım.

taşı
(Bilgisayar) move of
taşı
(Bilgisayar) move to

Few elephants would volunteer to move to Europe. - Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.

If you want to really improve your French, you should move to a country where it's spoken. - Fransızcanı gerçekten geliştirmek istiyorsan, konuşulduğu bir ülkeye taşınmalısın.

taşı
{f} carrying

Tom was carrying an armful of books. - Tom, bir kucak dolusu kitap taşıyordu.

He was carrying an umbrella under his arm. - O, kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.

taşı
bring in through
taşı
{f} transferred

The office has been transferred up to the sixth floor. - Ofis altıncı kata taşındı.

He transferred his office to Osaka. - Ofisini Osaka'ya taşıdı.

taşı
{f} transfer

He transferred his office to Osaka. - Ofisini Osaka'ya taşıdı.

The office has been transferred up to the sixth floor. - Ofis altıncı kata taşındı.

taşı
carry

I helped carry those bags. - Şu çantaları taşımaya yardım ettim.

He helped me to carry the bag. - Çantayı taşımam için bana yardımcı oldu.

taşı
brought in through
taşı
transport by
taşı
{f} tote
taşı
carried

I carried three books. - Ben üç kitap taşıdım.

She carried that habit to her grave. - O, o alışkanlığı mezarına kadar taşıdı.

taşı
ferry

Tom offered to ferry us across the river in his boat. - Tom bizi botuyla nehrin karşı tarafına taşımayı önerdi.

A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea. - Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.

taşınmakta
Избранное