The United States is a paradise for almost every kind of sports, thanks to its wonderfully varied climate.
- Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.
This shop has all kinds of foreign-language magazines.
- Bu mağaza her türlü yabancı dil dergilerine sahiptir.
We have all kinds of time.
- Her türlü zamanımız var.
All sorts of rumors were floating around about her.
- Onun hakkında türlü türlü söylentiler yayılıyordu.
Everyone has the right to the protection of the moral and material interests resulting from any scientific, literary or artistic production of which he is the author.
- Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.
Mary had every reason to be satisfied.
- Mary'nin tatmin olmak için her türlü sebebi vardı.
He comes into contact with all kinds of people.
- Her türlü insanla bağlantı kurar.
The athlete excelled in all kinds of sports.
- Atlet her türlü sporda yükseldi.
I could not have done otherwise.
- Başka türlü yapamazdım.
I thought it was a good book, but Jim thought otherwise.
- Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.
Tom can't really do much else.
- Tom gerçekten çok başka türlü yapamaz.