Sami, Leyla'nın başka erkeklerle görüşüyor olduğundan şüphelenmeye başladı.
- Sami started suspecting Layla was seeing other men.
Sami, Leyla'nın başka erkeklerle görüşüyor olduğundan şüphelenmeye başladı.
- Sami started suspecting Layla was seeing other men.
Tom'dan şüphelenmek için herhangi başka nedenlerin var mı?
- Do you have any other reasons to suspect Tom?
Tom'un Mary'nin yalan söylediğinden şüphelenmek için bir nedeni yoktu.
- Tom had no reason to suspect that Mary was lying.
Polis, soygun olayı ile ilişkili olarak bir şüpheliyi tutukladı.
- The police arrested a suspect in connection with the robbery.
Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır.
- Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty.
Söylendiğine göre sanık bilgisayarları çalmış.
- The suspect reportedly stole computers.
Öfkeli kalabalık polis minibüsünün etrafını sarıp içindeki pedofili zanlısına hakaretler yağdırdı.
- The angry crowd clambered around the police van shouting insults at the suspected paedophile inside it.
Zanlı, kapalı devre televizyon sistemine kaydedildikten sonra hızla tespit edildi.
- The suspect was identified quickly after being recorded on closed-circuit television.
Google'da biraz araştırdıktan sonra, söylediğinin gerçek olmadığından şüpheleniyorum.
- After a bit of googling, I suspect that what you said may not be true.
Çalmayla ilgili olarak benden şüphelenmiş olmalılar.
- They must have suspected me of stealing.
Tom'un onu önümüzdeki hafta yapacağından kuşkuluyum.
- I suspect Tom will do that next week.
Ondan hoşlanmayacağından kuşkuluyum.
- I suspect that you won't like it.
I suspect him of lying.
The figures in these accounts look suspect — I think someone has been cooking the books.