surroundings; conditions in which someone or something lives

listen to the pronunciation of surroundings; conditions in which someone or something lives
Английский Язык - Турецкий язык

Определение surroundings; conditions in which someone or something lives в Английский Язык Турецкий язык словарь

environment
ortam

Çocukların mutlu bir ev ortamına ihtiyacı var. - Children need a happy home environment.

Kırsal ortamlar benim için çok sessiz. - Rural environments are too quiet for me.

environment
{i} çevre

Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak. - Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.

O, çevreyi koruma hakkında taktire şayan bir konuşma yaptı. - He made an admirable speech about protecting the environment.

environment
{i} etraf
environment
(Askeri) Çevre muhit
environment
(Askeri) ÇEVRE ŞART VE ETKİLERİ, ÇEVRE (HV.): Bulunulan yer, çevre teçhizatı ve içindeki canlıların harekat özelliklerini, hava sıcaklığı, nem ve bulaşıcı etkilerini, harekat usulleri, ivme, şok, titreşim ve radyasyon durumlarını içine alan bütün şart ve etkilerin toplu ifadesi
environment
(Tıp) Dış etkiler
environment
içinde bulunan şartlar
environment
mekan
environment
(Tıp) environman
environment
(Tıp) Çevre, etraf, civar
environment
{i} çevre, muhit
Английский Язык - Английский Язык
{i} environment
surroundings; conditions in which someone or something lives

    Расстановка переносов

    surroundings; conditions in which some·one or some·thing lives

    Произношение

Избранное