Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.
- When I have finished writing the letter, I will take you to the lake about two miles beyond the hill.
Hasta yardım almanın ötesindeydi, onun için doktorlar daha fazlasını yapamadı.
- The patient was quite beyond help, so that the doctors could do no more.
Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.
- The questions involved go far beyond economics.
Tom onun ötesine gitti.
- Tom went beyond that.
Takımım hiç çeyrek finalden öteye gidemedi.
- My team has never advanced beyond the quarter-finals.
O iyileşme şansı dışındadır.
- He is beyond the chance of recovery.
Hayatın gizemi insan anlayışının dışındadır.
- The mystery of life is beyond human understanding.
O, kazandığından çok para harcıyor.
- He lives beyond his means.
Tom kazandığından çok para harcıyor.
- Tom lives beyond his means.
students should work with language at the discourse or suprasentential level.