O en ufak bir şeye darılıyor, ona söylediğimiz yaklaşık her şeye itiraz ediyor. - He's offended at the slightest thing, he takes exception to nearly everything we say to him.
En ufak bir fikrim bile yok. - I haven't the slightest idea.
Английский Язык - Английский Язык
Определение superlative of slight в Английский Язык Английский Язык словарь