Hiç kimsenin önermek için yeni bir şeyi olmadığı açıktır.
- It is clear that no one has anything new to suggest.
Ben aynı şeyi önermek üzereydim.
- I was about to suggest the same thing.
İstatistikler bu şehrin nüfusunun beş yıl içinde iki katına çıkacağını öne sürmektedir.
- Statistics suggest that the population of this town will double in five years.
Yeni bir çalışma 65'ten daha büyük hastaların hastane kayıtlarının çoğunlukla yanlış olduğunu ortaya atmaktadır, bu durum ciddi tedavi hatalarına yol açabilir.
- A new study suggests that hospital records for patients older than 65 are often incorrect, which may lead to serious treatment errors.
Aksanı onun bir yabancı olduğunu göstermektedir.
- His accent suggests he is a foreigner.
Son zamanlarda yapılan araştırmalar davanın bu olmadığını göstermektedir.
- Recent studies suggest that this is not the case.
Senin önerinle ilgili bazı sorunları işaret etmek istiyorum.
- I'd like to point out some problems regarding your suggestion.
Önerin mantıklı görünüyor.
- Your suggestion seems reasonable.
Onunla birlikte partiye gitmemi önerdi.
- He suggested I go with him to the party.
Ben, öneriyi onaylıyorum.
- I approve the suggestion.
Herhangi bir şikâyet veya önerilerinizi aşağıdaki e-posta adresine gönderin.
- Please send any complaints or suggestions to the following email address.
Fikir verebilir miyim?
- May I make a suggestion?
Arkadaşım iyi bir fikir ileri sürdü.
- My friend put forward a good suggestion.
Teklifiniz toplantıda ele alındı.
- Your suggestion came up at the meeting.
Onun teklifi hakkında ne düşünüyorsun?
- How do you feel about his suggestion?
Doktorun tavsiyelerine uydu.
- He followed the doctor's suggestions.
O, doktorun tavsiyelerine uydu.
- She followed the doctor's suggestions.
Başka öneriler var mı?
- Are there any other suggestions?
Tom Mary'nin önerilerinin iyi olanlar olduğunu kabul etti.
- Tom agreed that Mary's suggestions were good ones.
I venture to suggest that the natural gas pipe lines should be laid minimum 2.5mt down the ground.
O müstehcen giysi giymişti.
- She wore suggestive clothing.
Müstehcen kıyafetler giymem.
- I don't wear suggestive clothing.
Are you suggesting that I killed my wife?.
The guidebook suggests that we visit the local cathedral, which is apparently beautiful.
The name hamburger suggests that hamburgers originated from Hamburg.
I’d like to suggest that we go out to lunch.
She crossed her legs and shot him a suggestive smile.
The painting is abstract, but the colors are suggestive of fruit or the Mediterranean.
... And to suggest ' am I incorrect in that regard, on Sunday, the ' your secretary ...
... but I would suggest to you that the idea of the double blind experiment, the idea that ...