sudden, without warning

listen to the pronunciation of sudden, without warning
Английский Язык - Турецкий язык

Определение sudden, without warning в Английский Язык Турецкий язык словарь

spontaneous
çabuk büyüyen (bitki)
spontaneous
anında yapılan
spontaneous
doğal

Tom çok doğal, değil mi? - Tom is very spontaneous, isn't he?

Doğal olmaktan hoşlanıyorum. - I like to be spontaneous.

spontaneous
içten gelen
spontaneous
hazırlıksız
spontaneous
kendiliğinden olan
spontaneous
kendiliğinden

Tom'un gübre yığını o kadar çok ısındı ki o kendiliğinden yaktı. - Tom's compost heap got so hot that it spontaneously combusted.

Samanda kendiliğinden yangın başladı. - A spontaneous fire started in the hay.

spontaneous
Anlık gelişen, kendiliğinden olan, anında yapılan, spontane
spontaneous
spontaneity kendiliği
spontaneous
kendiliğinden yanma
spontaneous
{s} çabuk büyüyen [(Botanik) ]
spontaneous
{s} spontane, anında yapılan
spontaneous
insan gayreti olmadan meydana gelen
spontaneous
(Biyoloji) spontan

Tom çok spontane değil, değil mi? - Tom isn't very spontaneous, is he?

Bu uzun boylu ve ince genç adamın spontan pnömotoraksı vardı. - This tall and thin young man had a spontaneous pneumothorax.

spontaneous
(Tıp) Kendi kendine olan, spontan
spontaneous
{s} otomatik olarak olan
spontaneous
(sıfat) içten gelen, kendiliğinden olan, doğal, düşünmeden yapılan, çabuk büyüyen [bot.], otomatik olarak olan
spontaneous
{s} kendiliğinden olan, spontane
Английский Язык - Английский Язык
spontaneous
sudden, without warning
Избранное