Natto berbat kokuyor, ama lezzetli.
- Natto smells awful, but tastes delicious.
Berbat bir çığlık sesi onu ürpertti.
- The sound of an awful scream made him shudder.
Çok kötü görünüyorsun. Ne oldu?
- You look awful. What happened?
Söylediğim şey hakkında çok çok kötü hissediyorum.
- I feel awful about what I said.
Bu korkunç köpeği nereden buldun?
- Where did you find this awful dog?
O, korkunç bir gündü.
- That was an awful day.
Tom çok yorgun görünüyordu.
- Tom seemed awfully tired.
Ben geç kaldığım için çok üzgünüm.
- I'm awfully sorry that I was late.
Onun konuşması müthiş sıkıcıydı.
- His speech got awfully boring.
Ne müthiş bir dünyada yaşıyoruz!
- What an awful world we live in!