Üçüncü çeyrekte oynamak için üç dakika kaldığı için, yıldırımdan dolayı oyun durduruldu.
- With five minutes left to play in the third quarter, the game was stopped because of lightning.
Dan bir kontrol noktasında durduruldu.
- Dan was stopped at a checkpoint.
Saatim durmuştu, bu yüzden saati bilmiyordum.
- My watch stopped, so I didn't know the time.
Durmuş olan bir saat bile günde iki kez doğru zamanı gösterir.
- Even a clock that is stopped shows the correct time twice a day.
O, sigara içmek için durdu.
- She stopped to smoke.
Girişte bir araba durdu.
- A car stopped at the entrance.
Hıçkırığı durdurmak için ne yapmalıyım?
- What should I do to stop hiccoughs?
Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.
- The Japanese military forces seemed too strong to stop.
Cankurtaranlar kırmızı ışıklarda durmak zorunda değiller ama genellikle yavaşlarlar.
- Ambulances don't have to stop at red lights, but they usually slow down.
Durmaksızın hepsini bana boşalttı.
- She poured me all of it without stopping.
Bir sonraki durakta inin.
- Get off at the next stop.
Sonraki durakta trenden ineceğim.
- I'm getting off the train at the next stop.
Kumar oynamayı bırakmak zorundasın.
- You must stop gambling.
O, sigara içmeyi bırakmak için karar verdi.
- He made a resolve to stop smoking.
Tom, onu durdurur musun?
- Tom, will you stop that?
Lütfen onu yapmayı durdurur musun?
- Would you please stop doing that?
Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
- Tom stopped to take a close look at the car.
Tom hazine aramayı durdurdu ve eve gitti.
- Tom stopped looking for the treasure and went back home.
Bu tapa şişeye uymaz.
- This stopper does not fit the bottle.
Şikago'da bir molamız vardı.
- We had a stopover in Chicago.
Boston'da bir molamız vardı.
- We had a stopover in Boston.
Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
- At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?
- Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen?
Onun olmasını engellemek zorundayım.
- I have to stop that from happening.
Tom'un bunu yapmasını engellemek istiyorum.
- I want to stop Tom from doing that.
Böyle yapmayı kesmeni söyledim sana.
- I told you to stop doing that.
Kay oyuncak bebeği alana kadar ağlamayı kesmedi.
- It was not until Kay received the doll that she stopped crying.
John bu günlerde çok içiyor. Biz onu artık içmemesi için durdurmak zorundayız.
- John drinks too much these days. We have to stop him from drinking any more.
O ona o ilacı almayı durdurmasını tavsiye etti fakat o ihtiyacı olduğunu düşünüyordu.
- She advised him to stop taking that medicine, but he felt he needed to.
Tom yolda acil durum duruşu yaptı.
- Tom made an emergency stop on the road.
Onun ona vurmasını engelleyemedik.
- We couldn't stop him from hitting her.
Buraya Tom'un aptalca bir şey yapmasını engellemeye geldim.
- I came here to stop Tom from doing something stupid.
Ben sana mâni olmayayım.
- Don't let me stop you.
Bu size mâni olmasın.
- Don't let that stop you.
Benim bu saatim asla durmaz.
- This watch of mine never stops.
Benimle konuştuğun sürece, iyi, fakat sen durur durmaz, ben acıkırım.
- As long as you're talking to me, it's fine, but as soon as you stop, I get hungry.
Bir sonraki benzin istasyonunda duralım.
- Let's stop at the next gas station.
Bu tren tüm istasyonlarda durur.
- This train stops at all stations.
Ertelemeye son vermek zorundayım.
- I have to stop procrastinating.
İçmeye son vermek zorundasın.
- You have to stop drinking.
Sonraki durakta trenden ineceğim.
- I'm getting off the train at the next stop.
Evim otobüs durağına yakın.
- My house is close to a bus stop.
Lütfen bu saçmalığa bir nokta koy.
- Please put a stop to this nonsense.
Cümlenin sonunda nokta konulmalı.
- One should add a full stop at the end of the sentence.
Doktor bana sigara içmeyi kesmek zorunda olduğumu söyledi.
- The doctor told me I had to stop smoking.
I stopped at the traffic lights.
The sight of the armed men stopped him in his tracks.
That stop was not planned.
The organ is loudest when all the stops are pulled.
The referees stopped the fight.
He stopped for two weeks at the inn.
The stop in a bulldog's face is very marked.
To achieve maximum depth of field, he stopped down to an f-stop of 22.
He stopped the wound with gauze.
They agreed to see each other at the bus stop.
... WE STOPPED BY YOUR CLOSET AND SAW YOUR NEWSPAPER CLIPPINGS, ...
... SAL KHAN: So the whole line was stopped? ...