stopfte voll

listen to the pronunciation of stopfte voll
Английский Язык - Турецкий язык

Определение stopfte voll в Английский Язык Турецкий язык словарь

stuffed
{s} doldurulmuş

Mary favori doldurulmuş hayvanı olmadan uyuyamayacağını söylüyor. - Mary says that she can't fall asleep without her favorite stuffed animal.

Tom kızına bir doldurulmuş tavşan verdi. - Tom gave his daughter a stuffed bunny.

stuffed
(Gıda) doldurulmuş dolma
stuffed
{f} doldur

Mary favori doldurulmuş hayvanı olmadan uyuyamayacağını söylüyor. - Mary says that she can't fall asleep without her favorite stuffed animal.

Büyük bir çanta içine çamaşırlarını doldurdu. - He stuffed his laundry into a large bag.

crammed
tık(mak)
crammed
tık

Çocuk bütün elbiselerini çantaya tıktı. - The boy crammed all his clothes into the bag.

Tom her şeyi valizine tıktı. - Tom crammed everything into his suitcase.

stuffed
{s} tıkalı

Tom'un tıkalı bir burnu var. - Tom has a stuffed-up nose.

Bu ilaç tıkalı burun için harikalar yaratacaktır. - This medicine will do wonders for a stuffed nose.

stuffed
{s} içi doldurulmuş

Ken'in dükkanındaki kocaman içi doldurulmuş ayıyı almak istedim ama satılık değildi. - I wanted to buy the huge stuffed bear at Ken's store, but it was not for sale.

stuffed
{s} tıkanmış

Burnum gerçekten tıkanmış, bu yüzden mutfaktan gelen herhangi bir şeyin kokusunu alamıyorum. - My nose is really stuffed, so I can't smell anything coming from the kitchen.

stuffed
{s} dolmuş
Немецкий Язык - Английский Язык
stuffed
crammed