SOPA, Stop Online Piracy Act'in baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır.
- SOPA is an acronym for the Stop Online Piracy Act.
Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.
- The Japanese military forces seemed too strong to stop.
Tom döğüşü durdurmak için kesinlikle hiçbir girişimde bulunmadı.
- Tom certainly made no attempt to stop the fight.
Tom durmak ve düşünmek istedi.
- Tom wanted to stop and think.
Durmak istesemde duramadım.
- Even if I had wished to stop, I couldn't.
Sanırım bir sonraki durakta ineceğiz.
- I think we get off at the next stop.
Bir sonraki durakta inin.
- Get off at the next stop.
Kumar oynamayı bırakmak zorundasın.
- You must stop gambling.
Ben sigarayı bırakmak için ikna edildim.
- I was persuaded to stop smoking.
Lütfen onu durdurur musun?
- Can you please stop that?
Lütfen onu yapmayı durdurur musun?
- Would you please stop doing that?
Girişte bir araba durdu.
- A car stopped at the entrance.
Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
- Tom stopped to take a close look at the car.
Bu tapa şişeye uymaz.
- This stopper does not fit the bottle.
Tokyo'ya giderken Osaka'da mola verdim.
- I stopped off at Osaka on my way to Tokyo.
Şikago'da mola verebilir miyim?
- Can I stop over in Chicago?
Onu durdurmanın imkansız olduğunu düşündük.
- We thought it impossible to stop him.
Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
- At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
Tom Mary'nin bunu yapmasını engellemek istedi.
- Tom wanted to stop Mary from doing that.
Tom Mary'nin onu yapmasını engellemek için elinden gelen her şeyi yaptı.
- Tom did everything he could to stop Mary from doing that.
Kay oyuncak bebeği alana kadar ağlamayı kesmedi.
- It was not until Kay received the doll that she stopped crying.
O, konuşmayı kesmedi.
- He didn't stop talking.
Onu durdurmaya çalıştım, ama beni geride bıraktı.
- I tried to stop him, but he left me behind.
Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.
- Jane must stop giving way to her desire for chocolate.
Tom yolda acil durum duruşu yaptı.
- Tom made an emergency stop on the road.
Tom'un Mary'yi incitmesini engellemeye çalıştım.
- I tried to stop Tom from hurting Mary.
Buraya Tom'un aptalca bir şey yapmasını engellemeye geldim.
- I came here to stop Tom from doing something stupid.
Biz size mâni olmayalım.
- Don't let us stop you.
Bu size mâni olmasın.
- Don't let that stop you.
Tren durmadan önce, inmemelisin.
- You must not get off the train before it stops.
Yağmurun durmasını bekleyelim.
- Let's wait for the rain to stop.
Bir sonraki benzin istasyonunda duralım.
- Let's stop at the next gas station.
Bu tren her istasyonda durur.
- This train stops at every station.
İçmeye son vermek zorundasın.
- You have to stop drinking.
Ertelemeye son vermek zorundayım.
- I have to stop procrastinating.
I stopped at the traffic lights.
The sight of the armed men stopped him in his tracks.
That stop was not planned.
The organ is loudest when all the stops are pulled.
The referees stopped the fight.
He stopped for two weeks at the inn.
The stop in a bulldog's face is very marked.
To achieve maximum depth of field, he stopped down to an f-stop of 22.
He stopped the wound with gauze.
They agreed to see each other at the bus stop.
SOPA is an acronym for the Stop Online Piracy Act.
- SOPA, Stop Online Piracy Act'in baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır.
... now, so you can stop by on your way leaving. ...
... to be cross-connected. We also try to stop users from doing deliberately bad things, ...