stehengeblieben

listen to the pronunciation of stehengeblieben
Английский Язык - Турецкий язык

Определение stehengeblieben в Английский Язык Турецкий язык словарь

stopped
durduruldu

İçeriye giren bayan ve köpeği kapıda görevli tarafından durduruldu. - The lady and her dog that were entering at the gate were stopped by the gatekeeper.

Üçüncü çeyrekte oynamak için üç dakika kaldığı için, yıldırımdan dolayı oyun durduruldu. - With five minutes left to play in the third quarter, the game was stopped because of lightning.

stopped
duraklatıldı
stopped
durmuş

Saatim durmuştu, bu yüzden saati bilmiyordum. - My watch stopped, so I didn't know the time.

Saat durmuş. Yeni bir pil gerekli. - The clock has stopped. It needs a new battery.

stopped
(sıfat) tıkanık
stopped
{s} tıkanık
Немецкий Язык - Английский Язык
stopped
pulled up
paused
stood still
Wie auch immer, ähm, wo war ich stehengeblieben?
Anyway, um, where was I?