İstikrarlı ekonomik gelişme vardı.
- There was steady economic improvement.
Tom Mary ile istikrarlı gidecek.
- Tom is going steady with Mary.
Bu merdiven yeterince sağlam mı?
- Is this ladder steady enough?
Bu köprü sağlam görünüyor.
- This bridge looks steady.
İstikrarlı ekonomik gelişme vardı.
- There was steady economic improvement.
İstikrarlı bir iş bulmak zorundasın.
- You've got to get a steady job.
Eğer senin düzenli desteğin olmasa, benim misyonum başarısızlıkla sonuçlanırdı.
- But for your steady support, my mission would have resulted in failure.
Tom sürekli ilerleme kaydetti.
- Tom has made steady progress.
Nüfusta sürekli bir artış vardı.
- There was a steady increase in population.
İstikrarlı bir kız arkadaşım var.
- I have a steady girlfriend.
Sürekli çıktığın bir kız arkadaşın var mı?
- Do you have a steady girlfriend?
Otobanda sabit bir hızda kaldı.
- He maintained a steady speed on the highway.
Bu merdiveni sabit tutun.
- Hold this ladder steady.
Döner kavşağın amacı trafiği yavaşlatmaktır.
- The purpose of a roundabout is to slow down traffic.
Lütfen daha yavaş konuşun.
- Please speak more slowly.
Lütfen daha yavaş konuşabilir misin?
- Could you speak more slowly, please?
Durmadan ileriye gidiyoruz.
- We're steadily moving forward.
Bu günlerde iş çok kesat.
- Business is so slow these days.
İşler gerçekten kesatlaştı.
- Business has really slowed down.
Tom golf sever ama Mary onun yavaş ve sıkıcı olduğunu düşünüyor.
- Tom likes golf, but Mary thinks it's slow and boring.
Basketbolla karşılaştırıldığında, beyzbolun biraz yavaş ve sıkıcı olabileceği düşünülebilir.
- Compared to basketball, baseball might be considered a little slow and boring.
Saatimi ayarlamalıyım. Geri kalmış.
- I must adjust my watch. It's slow.
Kol saatim geri kalmış olmalı.
- My watch must be slow.
Cankurtaranlar kırmızı ışıklarda durmak zorunda değiller ama genellikle yavaşlarlar.
- Ambulances don't have to stop at red lights, but they usually slow down.
Araba sürerken virajlarda yavaşlamak zorundasınız.
- When you are driving, you should slow down on corners.
Bu hafta zaman çok yavaş geçti.
- Time passed very slowly this week.
Geçen ay iş biraz yavaştı.
- Business was a little slow last month.
Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
- As my watch was slow, I missed the special express.
Bu saat on dakika geridir.
- This watch is ten minutes slow.
... The moon keeps Earth steady. ...
... 32 is twice as much as 32 minus 16. It’s a feature of exponential growth, of steady ...