George adında bir adam bir otelde kalıyordu.
- A man named George was staying at a hotel.
Şu an amcamın evinde kalıyorum.
- I'm now staying at my uncle's.
Ucuz bir otelde kalarak seyahat giderlerini tasarruf etti.
- I saved on travelling expenses by staying at a cheap hotel.
Şimdi çalışmalıyım ama Tatoeba'da kalmayı tercih ediyorum.
- I should study now, but I prefer staying on Tatoeba.
Canım bügün evde kalmak ve bir şey yapmamak istiyor.
- Today I just feel like staying at home and doing nothing.
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
Daha uzun kalmak zaman kaybıdır.
- It's a waste of time to stay longer.
Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
- The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.
- My uncle is staying in Hong Kong at present.
İhtiyacın olan şey dayanıklılıktır.
- What you need is staying power.
Gece geç saatlere kadar oturmamalısın.
- You must not stay up late.
Bu havada dışarı çıkmayıp evde oturmak en doğrusu.
- In this kind of weather, it's best to stay home and not go outside.
John iki haftalık hastane ikametinden sonra işe geri döndü.
- John went back to work after a two-week hospital stay.
O, Japonya'da kalıyorken sık sık Kyoto'yu ziyaret etti.
- While she was staying in Japan, she often visited Kyoto.
San Fransisko'yu bir dahaki ziyaretimde o otelde kalmak istiyorum.
- Next time I visit San Francisco, I'd like to stay at that hotel.
Tom'un ondan uzak durmasını istedim.
- I asked Tom to stay out of it.
Ondan uzak durmalısın.
- You should stay away from her.
Tom beni desteklemek için kaldı.
- Tom stayed to back me up.
Tom ve ben hemen çıktık, ancak Mary John'u beklemek için arkada kaldı .
- Tom and I left right away, but Mary stayed behind to wait for John.
Herkes beklemek zorunda.
- Everyone has to stay.
Kalmam ya da koşmam gerekip gerekmediğini bilmiyorum.
- I don't know if I should stay or run.
Herkes yatakta kalmamı öneriyor fakat ben dışarı çıkmak ve eğlenmek istiyorum.
- Everyone suggest me to stay in bed, but I want to go out and enjoy.
Tom beni desteklemek için kaldı.
- Tom stayed to back me up.
Bu kulübün bir üyesi kalmak istiyorsanız balık tutmak ya da yem kesmek zorundasınız.
- If you want to stay a member of this club, you have to fish or cut bait.
Havaalanına kolay erişimi olan bir yerde kalalım.
- Let's stay somewhere with easy airport access.
Dışarıda kalmak dışarı çıkmaktan daha kolaydır.
- It is easier to stay out than to get out.
Ondan uzak durmak zorundasın.
- You have to stay away from him.
Onlardan uzak durmak zorundasın.
- You have to stay away from them.
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
Burada daha uzun kalmak istiyorum.
- I want to stay here longer.
Tom daha uzun kalmak isterdi ama ofise geri dönmek zorundaydı.
- Tom would've liked to stay longer, but he had to get back to the office.
Tom Boston'da birkaç gün daha kalmak istedi ama Şikago'ya dönmek zorundaydı.
- Tom wanted to stay in Boston for a few more days, but he had to get back to Chicago.
Tom kalışını üç gün uzattı.
- Tom extended his stay by three days.
Londra'da kalışımız çok kısa idi.
- Our stay in London was too short.
The governor stayed the execution until the appeal could be heard.
I can only stay for an hour.
The engineer insisted on using stays for the scaffolding.
Where are the stays for my collar?.
Wear gloves so your hands stay warm.
... Well, staying with that, I mean, obviously, with three ...
... Thanks for staying up. ...